çizgi film izle 2008 - Bilgi-Ambarı Sitemize Hoş Geldiniz

İlk Yazılı Tarihimiz: “Orhun Yazıtları“


Türk yazı dilinin ilk örneklerinin ortaya konulduğu, eşi bulunmayacak değerde bilgiler içeren Orhun Yazıtları, her Türk’ün hakkında bilgi sahibi olması ve onu okuyup hakkıyla benimseyerek Atalarımızın verdikleri uyarıları dikkate alması gereken büyük bir abidedir. Çünkü o kutlu yazıtlarda bilge, alp, inançlı ve pek yürekli atalarımızın, binlerce yıl önce dünyaya düzen vermek ve Türk soyunu, kültürünü, ulusunu… bengi (ebedî) kılmak için yaptığı çalışmalar neticesinde oluşan Türk tarihi yazılmaktadır. orhun Yazıtları‘nın değerini anlatabilmek için “Çünkü…” ile başlayan tümceler arka arkaya dizilebilir. Ben, yazıma yazıtların değerini ustalıkla dile getiren büyük Türkolog Muharrem Ergin‘in orhun Abideleri adlı yapıtındaki bir paragraflık alıntıyla başlamak istiyorum:
“Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin. İlk Türk tarihi. Taşlar üzerine yazılmış tarih. Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşması. Devlet ve milletin karşılıklı vazifeleri. Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası. Türk askeri dehasının, Türk askerlik sanatının esasları. Türk gururun ilâhi yüksekliği. Türk feragat ve faziletinin büyük örneği. Türk içtimai hayatının ulvi tablosu. Türk edebiyatının ilk şaheseri. Türk hitabet sanatının erişilmez şaheseri. Hükümdarâne eda ve ihtişamlı hitap tarzı. Yalın ve keskin üslûbun şaşırtıcı numunesi. Türk milliyetçiliğinin temel kitabı. Bir kavmi bir millet yapabilecek eser. Asırlar içinden millî istikameti aydınlatan ışık. Türk dilinin mübarek kaynağı. Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği. Türk yazı dilinin başlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan delil. Türk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren vesika. Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eser. İnsanlık âleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları. Dünyanın bugün belki de en büyük meselesi olan Çin hakkında 1250 sene evvelki Türk ikazı…” 1
Türk yazı dilinin ilk örneklerini gördüğümüz bengü taşlar, bugün hâlâ yaşayan Orkun Irmağı’nın [2] çevresine dikildiği için onlara “Orhun Yazıtları (Abideleri)” denmiştir. Aynı zamanda yazıtlara, Göktürkler döneminde dikildikleri için “Göktürk Yazıtları” da denmektedir. Ayrıca bir de “Yenisey Yazıtları” vardır ki, bunlar Orhun Yazıtları ile aynı değildir. Kesin olarak bilinmese de, Yenisey Yazıtları’nın Orhun Yazıtları‘ndan daha önce dikildiği tahmin edilmektedir. orhun Yazıtları, yaklaşık olarak 720 - 735 ‘li yıllar arasında dikilmiştir. Dikili taşlardan önemli olan üç tanesi “Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk Yazıtları” dır. Kül Tigin ve Bilge Kağan, 2. Göktürk Devleti’nin kurucusu olan İlteriş (Kutlug) Kağan’ın çocukları; Tonyukuk da dönemin veziridir.

Aşırı terleme hastalık belirtisi


Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Vahide Baysal Akkaya, aşırı terlemenin tüberküloz, sıtma, sinir sistemi hastalıklarının habercisi olabileceğini söyledi. Prof. Dr. Akkaya, terlemenin fizyolojik ve yararlı bir olay olduğunu, vücut ısısını düşürdüğünü ve vücutta bulunan zehirli atıkla attığını vurguladı. Terlemenin olmadığı durumlarda vücudun aşırı derecede ısındığını ve bunun zararlı olduğunu belirten Akkaya, normalde vücudun egzersiz yapıldığında ve çok sıcak ortamlarda doğal olarak terlediğini dile getirdi. Buna karşın aşırı terlemenin sağlıklı olmadığını vurgulayan Akkaya, şunları söyledi: ”Aşırı terleme, lokal olarak vücudun bazı bölgelerinde olabileceği gibi, el içleri, ayak tabanları, koltuk altları, alın gibi yerlerde de olabilir. Bizim en çok gördüğümüz durum el içi terlemesidir. Bu hastalar sosyal bir ortama ya da toplantıya gittiklerinde ellerini uzatamazlar. Bir de tüm vücudun terlemesi var. Bazı ilaçlar terletir. Mesela ateş düşürücü ilaçlar terletir. Aşırı terleme, tüberküloz, sıtma, sinir sistemi hastalıkları ve D vitamini eksikliğinin habercisi olabilir.” Kendilerine en çok el ayak ve koltuk altının aşırı terlemesi şikayetiyle hastaların geldiğini kaydeden Akkaya, hastalarda öncelikle terlemeye neden olabilecek herhangi bir hastalığın olup olmadığına baktıklarını ve ”iyot nişasta” adı verilen yöntemle aşırı terleme durumunu incelediklerini kaydetti. NEDENİ BELLİ OLMAYAN TERLEME Birçok vakada aşırı terlemenin bir nedeninin bulunamadığını anlatan Akkaya, tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi: ”Aşırı terlemenin tedavisi için terlemeyi azaltıcı kremler kullanılabilir. Ayrıca İyontoforez dediğimiz bir yöntem var. İçinde sıvı olan bir cihaza el ve ayaklarınızı sokuyorsunuz ve seanslarla tedavi oluyorsunuz. Ağızdan alınan ilaçlarla da tedavi mümkün ancak bu bizim tavsiye ettiğimiz bir yöntem değil. Çünkü ilaçların yan etkileri var. Ağız kuruluğu yapıyor. Botoks yöntemi de kullanılabilen bir tedavi şekli. Bu yöntemle sinirler uyarılıyor. Toksin uygulanarak ter bezlerinin ter salgılaması önleniyor.”




Key’de yeni sürpriz


Sosyal güvenlik uzmanı Tezel, emekliler, mirasçılar, boşanmış kadınlarla birlikte Türkiye nüfusunun yüzde 20’sinin KEY’de hak sahibi olduğunu söyledi. Tezel’e göre, belgesi olmayan da itiraz edebilecek.
Konut Edindirme Yardımı (KEY) ödemelerinde neredeyse her gün yeni bir sürprizle karşılanıyor. Sosyal güvenlik uzmanı Ali Tezel, KEY’le ilgili tartışmalı konulara NTVMSNBC’de yanıtladı. KEY kesintilerinin yapıldığı dönemde emekli olanlar da para alabilecek mi? Belgesi olmayan itiraz edebilir mi? Boşanmış kadınlar nasıl KEY ödemesi alabilir? İşte Tezel’in yanıtları… Haberin devamı
Sosyal güvenlik uzmanı Ali Tezel, emeklilerin KEY alıp alamayacaklarına ilişkin tereddütlerin resmi kurumların net açıklama yapmamasından kaynaklandığını belirterek, şunları söyledi:
ÖNCE İTİRAZ SONRA MAHKEME“Resmi kurumlardan bu konuyla ilgili bilgi alınmadı. Çünkü neyin ne olduğundan onların da haberi yok. Kimlerin hak sahibi olduklarını bile sonradan öğrendiler. Şimdi bile emeklilere ödeme yapılıp yapılmayacağı konusunda kendi yetkililerinin tereddütleri var ama açıklayamıyorlar. Fakat kanun açık. Emekliler ve mirasçıları da paralarını alabilecekler. Yetkili olan kişiler bilmediklerinden ya da bilenleri de açıklamadıklarından bu iş vatandaşların el yordamıyla sağdan soldan aldığı doğru-yanlış bilgilerle oldu. Mesela bir gazete, “KEY parasını alanlar itiraz edemeyecek” dedi. Öyle birşey yok. Parayı almış olmak itiraz etmeye engel değil; ister almış olalım ister almayalım biz 27 Ekim 2008 gününe kadar itiraz edelim. 27 Ekim tarihinin özellikle altını çiziyorum. Bu tarihe kadar itiraz edilmezse daha sonra itiraz etme hakkı yok. Kanunda itiraz ön şart olduğu için, kanunda belirtildiği gibi itiraz etmeyen kişiler daha sonra mahkemeye gitme hakkına sahip olamayacaklar. İtirazlarından sonuç alamayan kişilerin bunu mahkemeye taşıyarak haklarını alma imkanı var. Ama itiraz etmezlerse, mahkemede kaybetme riski ile karşı karşıya kalırlar.”
KEY’de adını, aradığını bulamayan hak sahiplerinin önemli bir sıkıntıyı da itirazı nereye ve nasıl yapacaklarını bilememelerinden kaynaklandığını belirten Tezel, konuya şöyle açıklık getirdi:
BELGE BULUNAMASA DA İTİRAZ EDİLEBİLİR“İnsanlar nereye itiraz edeceğini bilmiyorlar. Bunu şöyle açıklayabiliriz: 1987 ile 1995 yılları arasında kamu kurumlarında devlet memuru, asker, polis, yüksek öğretim kurumu gibi, yani kamu görevlisi şeklinde çalışılmışsa, her bir çalıştığımız kamu kurumuna tek tek dilekçe vereceğiz. Mesela bir polis memurunu örnek alalım. 1987-1988’de Nevşehir’de, 1989-1990 yıllarında Kars’ta 1991-1992 yıllarında İstanbul’da, 1992’den sonra Ankara’da çalışmışsa; her bir çalıştığı il emniyet müdürlüklerine ayrı ayrı dilekçe verecek. “Şu dönemlerde sizde çalıştım ama adıma KEY ödemesi çıkmadı” diye tek tek dilekçe verecek. Ancak kişi 1987-1995 yılları arasında ister kamuda ister özel sektörde SSK’lı olarak, yani işçi olarak geçinmişse bu durumda Sosyal Güvenlik Kurumu il müdürlüklerine dilekçe verecek. Kamu kurumlarına dilekçe vermeleri onlar için bir çözüm değil, mutlaka Sosyal Güvenlik Kurumu’na dilekçe verecekler. Yine kanunun 5. maddesine göre, itirazlarda itiraza konu dönemin kanıtlanmasına yarayacak belgelerle yapılmasında fayda var ama belge kesin şart değil. Çünkü 20 yıl önceki belgeyi bulmak çok zor birşey. Belge bulunamıyor dahi olsa, itiraz etmekte fayda var. Çünkü mahkemeye gitmek için belge gerekmiyor. Artık başka şekilde kanıtlayabilirler, çünkü belgenin bulunma ihtimali yok.
NÜFUSUMUZUN YÜZDE 20’Sİ KEY PARASI ALACAKİlk açıklanan resmi rakamlarda KEY’de hak sahibi sayısının 3 milyon kişi olduğunu düşünüyorlardı. Biz bu sayının 3 milyon kişi olamayacağını yaklaşık 8.5 milyon kişinin olabileceğini söylemiştik önce ‘o kadar sayı olmaz dediler’ ama şimdi kabul ettiler. Biz daha sonra emeklilerle bu sayının 13.5 milyon civarını bulabileceğini, ölenlerle birlikte sayının 13.5 milyonu aşabileceğini belirtmiştik. Şimdi sayın Zeki Sayın’ın açıklamalarıyla, itirazlarla sayının 3- 3.5 milyon artacağını, toplam sayının 12.5, 13 milyona ulaşacağını söylüyor. Ben bu sayının 14 milyon olacağını düşünüyorum. Çünkü emeklilerden de vefat edenler var. Onların da mirasçılarıyla hak sahiplerinin sayısı 14 milyonu bulur. Yani ülkemizin yüzde 20’si KEY parasını birebir alacaktır demektir. 70 milyonluk ülkemizin yüzde 20’si KEY parası alacak.
3 MİLYONDAN FAZLA EMEKLİNİN KEY’İ VARBen o dönem boyunca (1987-95) adına KEY ödemesi yatırılan 3 milyondan fazla emekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü 3320 sayılı Konut Edindirme Yardımı ile ilgili kanunun 1. maddesi, gerek T.C Emekli Sandığı’ndan emekli olanlara, gerek Sosyal Sigorta Kurumu’ndan emekli olanlara, gerek özel ve banka ve borsa sandıklarından emekli olanlara KEY ödemesi yapılacağı, bunun da Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından ilgili Emlak Bankası hesabına yatırılacağı, Emekli Sandığı emeklileri için de Emekli Sandığı tarafından ilgili hesaba aktarılacağı yasada yazıyor. Bu anlamda yanlış anlaşılmayı gidermek adına söylüyorum, 1987 ila 1995 yılları arasında emekli olarak geçirilen süreler için devlet KEY ödemesi yaptı. Çıkan paraların da şu anda tam olması lazım. Örneğin, 1979 yılında emekli olan birisi için 1.400 YTL para çıkmış. Yani en yüksek rakam; zira 1979’da emekli olan biri için de 1987-1995 yılları arasında KEY parası yatırılmıştır ve şimdi alacakları KEY parası da tam olmalıdır.
EMEKLİLER “SUÇ İŞLER MİYİM?” DİYE SORUYORLARAma insanlar bu parayı alıp almamakta tereddüt ediyorlar. KEY’in o dönemde kendileri adına ödendiğini bilmedikleri için bu konuda tereddütleri olduğu için yatırılan paranın haksız bir kazanç olduğunu düşünüyorlar, almakta tereddüt ediyorlar. “Biz bu parayı alırsak suç işler miyiz?” diye soruyorlar. Kendi hakları olan para için tereddüt ediyorlar. Bir kısmı emeklilere KEY ödemesi yapılmayacağı zannıyla keyodemeleri.com sayfasına girip vatandaşlık numarası ile araştırması bile yapmadı.
MİRASÇILAR DA KEY ALABİLİREmeklilere diyoruz ki, mutlaka keyodemeleri.com adresine girin. İsminizden, TC kimlik numaranızdan araştırın, para çıkıyorsa alın, eksik çıkıyorsa itiraz edin. İsminiz yoksa yine itiraz edin. Öte yandan 1987-1995 yılları arasında emeklilik dönemi geçiren ve daha sonra vefat eden ya da o dönem vefat eden kişilerin de hak sahipleri dediğimiz mirasçıları da yine vefat eden kişinin KEY ödemesi olup olmadığı konusunda bu web sayfasında araştırma yapsınlar.
ÖLENLERİN DE KİMLİK NUMARASI VARBir yanlış bilgi daha var. Birçok kişi ölen kişinin T.C kimlik numarasının olmadığını zannediyorlar. İster şimdi vefat etmiş olsun, ister 20 yıl önce vefat etmiş olsun -ne zaman vefat etmiş olursa olsun- nüfus idaresinde kaydı olan her vatandaşın T.C kimlik numarası var; bundan 40 yıl önce ölmüş dahi olsa. Onlar ilk önce www. nvi.gov.tr web sayfasından ölen yakınlarının T.C kimlik numarasını bulsunlar. Daha sonra buldukları o numara ile keyodemeleri.com adresinden adlarına para olup olmadığını öğrensinler. Eğer paraları yoksa, itiraz etsinler. Para varsa, veraset ilamıyla mirasçı olduklarını belgeleyerek bu paralarını gidip Ziraat Bankası’ndan gönül rahatlığıyla alsınlar.
EVLİ KADINLAR NASIL KEY ÖDEMESİ ALABİLİR?1987-1995 yılları arasındaki 9 yıl boyunca KEY hüküm sürdü. Bu süre boyunca kadın ve erkeğin bu dönemi evli olarak geçirmesi halinde bu dönemlerde ve erkeğin de KEY ödemesine hak kazanacak şekilde çalışıyor olması veya emekli olması halinde, aile reisi olması sebebiyle sadece erkeklere KEY ödemesi yapıldı, kadınlara yapılmadı.
Tabii bu 1987- 1995 arasında kadının bekar geçirdiği dönem veya boşanıp geçirdiği bir dönem vardır veya eşinin vefat etmesi nedeniyle geçirdiği dönem vardır. İster bekar, ister eşinin vefat etmesi, ister boşanma nedeniyle veya eşinin KEY ödemesi alacak şekilde çalışmadan geçirdiği dönemlerde KEY paraları kadınlara ödendi. Bu nedenle bekar olan dönemleri, boşandıkları, eşlerinin çalışmadıkları dönemlerde çalışmış olan kadınların KEY paraları ödendi. Bu dönemler için kadınlara KEY ödemesi olacaktır. keyodemeleri.com adresli web sayfasından TC kimlik numaralarıyla veya sosyal güvenlik numaralarıyla isimlerine KEY ödemesi çıkıp çıkmadığını kontrol etsinler. Şayet çıkmışsa paralarını alsınlar. Çıkmamışsa biriktirdiği veya rakamdan daha az çıkmışsa mutlaka 27 Ekim 2008’e kadar üç aylık süre içinde ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu il müdürlüğüne veya kamu kurumlarında çalışmışlarsa şikayetlerini mutlaka kamu kurumlarına yapsınlar.
KADINLAR KEY’İN MİKTARINI ANAPARADAN ÇIKARABİLİRRakamsal olarak, “Şu aylar için bu kadar rakamdır” diye hesaplamaları aşağı yukarı yapabiliriz. Çünkü 9 yıllık dönem için hesaplamalarda 1.400 YTL para olacağı resmi makamlarca açıklandı. Bu anlamda 4.5 yıllık dönem için 700 YTL gibi, 1 yıllık dönem için alınacak paranın 150 YTL olabileceği gibi, çeşitli hesaplamalar yapılabilir. Ama ayrı ayrı hesaplamalar için keyödemeleri.com sayfasında ana para rakamları var. Ana paranın ne kadar olduğunu belirtiyorlar. Ana para rakamlarında yine 1987 ila 1995 yılları arasında 3.500 TL’den başlayan son 800 bin TL ile biten KEY ödemelerinin ne kadar ay olduğunu da o anaparadan kendileri çıkarabilirler. Mesela 1995 yılında KEY ödemelerine ilişkin kadınların 10 ay kendilerine özgü çalışmaları varsa, aylık 800 bin TL’den toplamın ne kadar olacağını göreceklerdir. keyodemeleri.com sayfasında 800 bin TL’ yi (şimdiki rakamla 80 YKr) görürlerse rakamın doğru olduğuna kani olabilirler. Ama ana para rakamının bu rakamdan daha az görürlerse itirazlarını yapsınlar.”
EVRAKLAR 95 YIL SAKLANMALIYDIKEY hesaplarıyla ilgili evrakların bir bölümünün yakılmasını da değerlendiren Tezel, Türkiye Emlak Bankası A.Ş. yöneticilerinin basiretli bir yönetici gibi davranmadıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Aslında Başbakanlığın evrak saklama tebliğine göre vatandaşla birebir ilişkili evrakların 95 yıl saklanması gerekiyor. SSK ile ilgili evrakların da 95 yıl saklanması gerekiyordu. Türkiye Emlak Bankası A.Ş. kendisine verilen KEY belgelerini 10 yıllık dönemden sonra yakmış. Daha doğrusu SEKA’ya göndermiş. Öte yandan 95 yıl saklanmasa bile bu paraların dağıtılmadığı ortada. İsim listelerinin başka yerde bulunamayacağı da belli. Bu nedenle Emlak Bankası’nı bu isimlere bir daha ulaşamayacağını görmesi gerekirdi. Basiretli bir kamu yöneticisi gibi davranmak gerekirdi. Maalesef Türkiye Emlak Bankası A.Ş. yöneticileri 2005 yılında bunları SEKA’ya göndererek, basiretli bir yönetici gibi davranmamışlar. Bana göre haklarında suç duyurusunda bulunmak gerekir. Çünkü bu belgeler 95 yıl saklanması gereken belgeler

Anlatım Bozuklukları

Anlatım Bozuklukları - 1 (Konu Anlatımı)Anlatım Bozuklukları - 2 (Konu Anlatımı)Örnek SorularKarma CümlelerUygulamalarÖrnek Cümleler
» Bu konuyla ilgili test çöz! «
Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…

Türkler’in Kullandıkları Alfabeler


Türkiye Cumhuriyeti`nde bugün kullanılmakta olan alfabeye gelinceye kadar Türklerin alfabelerini birkaç kez değiştirdikleri bilinmekte ve bu konuda şöyle dörtlü bir dizi yapılmaktadır: Göktürk, Uygur, Arap, Latin.
Böyle bir sıralama gerçeği tümüyle yansıtmadığı gibi adlandırmaların “Arap” ve “Latin Alfemesi” diye yapılması da bazı kavram ve değerlendirme kargaşasına yol açmaktadır. Tarih boyunca çok geniş ülkelere yayılan ve çok değişik kültürlerle ilişkiler kuran Türkler bu dört alfabenin dışında ,başka alfabeler de kullanmışlardır. Gününüzde de söz konusu dört alfabeden başka alfabeler kullanan Türkler vardır.
Öte yandan, İslamiyet’le birlikte Türkler arasında yaygınlık kazanan alfabe, salt Arapların kullandıkları harflerden ibaret olmayıp, ona bazı eklemeler de yapılmıştır. Bu nedenle eski yazı ya da Osmanlı alfabesi diye de nitelenen alfabe, Arap alfabesinin Türkçe`ye uygunluk sağlamasına çalışılan geliştirilmiş bir biçimi idi. Bu nedenle ona Arap alfabesi değil Arap kökenli alfabe demek daha doğru bir niteleme olur.
Bunun gibi, Türkiye Cumhuriyeti`nde kullanılan alfabe de özgün bir Latin alfabesi olmayıp Latin kaynaklı yeni Türk alfabesidir. Nitekim söz konusu alfabenin kabulünü öngören 1928 tarihli yasa “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” başlığını taşımaktadır.
Türklerin tarih boyunca kullandıkları alfabeleri sırasıyla incelersek: (Görüntülemek istediğiniz alfabenin üzerine dokunun.)
1. Göktürk Alfabesi2. Uygur Alfabesi3. Arap Alfabesi4. Latin Alfabesi


Düşünceyi Geliştirme Yolları





Bir yazıda ileriye sürülen görüş ve düşüncenin inandırıcılığını sağlamak amacıyla yazar çeşitli yollara başvurur. Düşünceyi geliştirme yolları, daha çok açıklayıcı ve tartışmacı anlatım tekniklerinin içinde kullanılırlar. Düşünceyi geliştirmek için başvurulan yöntemler şunlardır:



1) TANIMLAMA: Bir kavrama ya da olayın belirgin özellikleriyle tanıtılmasına tanımlama denir. Tanım kısaca “nedir” sorusuna verilen cevaptır. Sözü edilen kavram ya da varlığın ne olduğunun açıklanmasıdır. Daha çok açıklama ve tartışma tekniklerinde kullanılan bu yolla tanımlanan şeyin okurun zihninde daha kolay belirmesi amaçlanır. Parça içinde bir tek tanımın verilmesi tanımlama için yeterlidir.

“İnsanın bazen mırıltısı, bazen çığlığıdır öykü. Ölüme karşı başkaldırıdır. Kör geceye tutulan şavktır. Çölde bulunan vahadır. Bir anlığına bile olsa, bağımsızlıktır. Ölümlü, çaresiz hayatlarımızda, bir kavalcının nefesindeki ezgi, bir ekmekçinin koca hamur teknesine saldığı güzel mayadır…”

Örnek: * İnsan vücudunun en küçük yapı taşına hücre denir. (Nesnel)* Yiğitlik, kahramanlık, savaş temalarını işleyen şiirlere epik şiir denir. (Nesnel)* Yaşam, güçlükleri yenebilme sanatıdır. (Öznel)* Toros dağlarının etekleri Akdeniz’den başlar. (Değil)

2) ÖRNEKLENDİRME: İleriye sürülen soyut düşüncenin somutlaştırılması yöntemidir. Söylenmek istenilenin okuyucunun kafasında canlandırılmasını sağlayan bir yöntemdir. Sözü edilen bir düşüncenin zihinlerde somut hâle getirilebilmesi için başvurulan bir düşünceyi geliştirme yoludur. Yerinde verilen bir örnek bazen söylenecek birçok sözden daha etkili ve kalıcı olabilir.

Bu bazen bir fıkra, bir eser, bir öykü olabilir.

“Toplumda insanlar arası güvensizlik, iletişimsizlik ve bencillik artarak devam ediyor. İnsanlar arsındaki uçurum her gün artıyor. Bu tablo karşısında derin bir ümitsizliğe düştüğümüzde bazen öyle insani olaylarla karşılaşıyoruz ki birden bire yüreğimizdeki kireçler çözülüyor; umutsuzluklar çiçek açan umutlara dönüyor. Bir sanatçımız için düzenlenen konser de bunlardan biri. Amansız bir hastalığa yakalanan bu müzisyeni iyileştirmek, onun tedavi masraflarını karşılamak için bütün müzisyen arkadaşları seferber olmuşlar.”

Örnek: Genç Kalemler hareketi,edebiyatımıza özellikle dil konusunda yepyeni bir anlayışı getirmiştir. Türkçe kendi benliğine yavaş yavaş dönmeye başlamış;halk,aydınların yazdıklarını anlar duruma gelmiştir. 1911’li yıllarda yazan Ömer Seyfettin’i, Ziya Gökalp’i açıp okuyun, severek, anlayarak okursunuz yazdıklarını. Sözcükler, tamlamalar…hep anlayacağınız biçimdedir.

Gözlerimi İstiyorum Komutanım

Güneydoğuda gözlerini, parmaklarını yani gençliğini ve yarınlarını kaybetmiş bir askerin yaşama dört elle sarılışının herkese örnek olacak hikâyesi.

Pembe Evin Kaderi

Turgut Özakman, "Bütün Oyunları" dizisinin dördüncü kitabında eski ile yeninin çatışmasını ve birbirini anlamayan iki kuşağın iletişimsizliğini anlatmaktadır.

Ah Şu Gençler

Turgut Özakman, "Bütün Oyunları" dizisinin üçüncü kitabında gençlerin birbirleriyle ve yetişkinlerle olan ilişkilerindeki temel çatışmalar bir kabare tiyatrosu üslubu içinde biçimlendirilmiştir.

Üç Destan

Turgut Özakman, "Bütün Oyunları" dizisinin ikinci kitabında, Türk tarihinin destan niteliğindeki üç önemli savaşını anlatmıştır. Ayrıca modern bir Türk masalını da tiyatroya kazandırmıştır.

Tehlikeli Yaz

Hemingway tutkunlarına müjde! Yazarın, Türkçeye ilk kez çevrilen romanı: TEHLİKELİ YAZ. İspanya'nın çılgın coğrafyasında boğa güreşlerinin coşkulu heyecanı...

Güzel Ülkemin İnsanları

Prof. Dr. Övsev Dörtlemez'in ömrünü ve yüreğini adadığı hastaları, idealleri ve bu yoldaki savaşımı.

The Turkish Blue Selected Poems

Türkiye'nin önemli şairlerinden biri olan Cahit Külebi'nin bütün şiirleri arasından titizlikle seçilen en güzel şiirleri ilk kez İngilizce yayımlanıyor.

Önce İnsanım Sonra Gazeteci

Emin Çölaşan'ın öteki kitapları gibi bunu da bir solukta okuyacak ve bazı acı medya gerçeklerinin içyüzünü, perde arkasını öğreneceksiniz... Ve şaşıracaksınız!

AKP Kapatılmadı

VURAL SAVAŞ'ın "Hayatımın kitabı" dediği çalışması… "Anayasa Mahkemesinin bugüne kadarki uygulamaları göz önünde tutulunca, laikliğe aykırı davranışları nedeniyle AKP'nin kesinlikle kapatılması gerekir."

Diriliş Çanakkale 1915

Tarihin en eski milletlerinden biri, ateşten geçerek, kan içinde, bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak, sömürülmemek, ezilmemek, ölmemek üzere çığlık çığlığa diriliyordu.

...Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS) Puan Hesaplayıcı...

Test Adı
Doğru sayısı
Yanlış sayısı
Net Yanıt Sayısı
Türkçe

Matematik
Fen Bilgisi
Sosyal Bilgiler

Puanınız
TOPLAM NET

OKS-TM ("Fen Lisesi". dışındaki okullarda)

OKS-MF ("Fen Liseleri"ne girişte)

Oks ve Öss Puan Hesaplayıcı - 2007


Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS) ve Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) sonuçlarınızı bulmak için tıklayın

1. Aşağıdaki bölümlerden hangi sınav sonucunu hesaplamak istiyorsanız o sayfayı açın.
2. Doğru - Yanlış veya Net yanıtlarınızı orada belirtilen kutucuklara yazın.

…Puan Hesaplama Sayfaları…
» Oks Sonucu Hesaplama «
» Öss Sonucu Hesaplama «

…Özlü Sözler…

» “Fikirlerini ve söylediklerini asla kabul edemem..Ama onları söyleme hakkını ölünceye kadar savunurum..”Voltaire

» Açlıktan ölmek üzere bulunan bir köpeği kurtarınız, sizi ısırmayacaktır. İnsan ile köpek arasındaki başlıca fark budur”Mark Twain

» Adalet topaldır, ağır ağır yürür, fakat gideceği yere er geç varır.Mirabeau

» Akıllı adam aklını kullanır. Daha akıllı adam başkalarının da aklını kullanır.Bernard Shaw

» Akıllı görünme çabası, çoğu zaman akıllı olmayı engeller.La Rochefoucauld

» Akıllı kimsenin lisanı kalbindedir. Düşünerek söyler.Hz.Ali (r.a.)

» Akıllı konuşur, çünkü onun söylemek istedikleri var; aptal konuşur, zira kendinin bir şeyler söylemek mecburiyetinde olduğunu sanır.Plato

» Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile, kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile belli olur.Yusuf Has Hacip

» Alkış zayıfların amacı ve sonudur.C.Colton

Çin Seddi

Çin Seddi
Çin‘in kuzeybatısı boyunca uzanan, M.Ö. 300′lerde çin imparotoru tarafından başta hun (Türk) akınlarını önlemek amacıyla yapılmaya başlanmış olan çin seddi, dünyanın en büyük çaplı savunma tasarılarından biri olarak kabul edilmektedir. Büyük çalışmalar sonucu gerçekleştirilen bu savunma tasarısı, ortaya konulduktan sonraki devasa büyüklüğü ve ilginç durumuyla bugün dünyanın yedi harikasından birisi olarak kabul ediliyor. Bu seddin, 7000 km’den daha uzun olduğu söyleniyor. Seddin her yeri yaklaşık 4-6 metre yüksekliğe ve 6-7 metre genişliğe sahip. Duvarların genişliği, at arabalarının geçebilmesine olanak sağlıyor. Ayrıca düzenli aralıklarla okçu delikleri ve siperlikler var. Her 200 metrede bir gözetleme kulesi, 9 kilometrede bir ise fener kulesi bulunuyor. Çin Seddi‘nin duvarlarının çoğu, büyük tuğlalar, toprak ve küçük taşlarla dolu çuvallardan yapılmıştır

Yukarıdaki özet bilgilerden anlaşılacağı üzere, bu büyük yapının yapılması çok uzun zaman almıştır. Herkesin kolay kolay girişemeyeceği bu savunma tasarısı, bugün dünyada çinlilerle özdeşleşmiş ve Çinlilerin ruhlarını yansıtır hâle gelmiştir. çin seddi‘nin tamamı bir seferde yapılmamıştır. Çok eski dönemlerde, dağların başına kurulan kuleler, çeşitli saldırılar nedeniyle düşman askerleri içeri girmesin diye birleştirilmişti. Daha Çinlilerin Türklerle savaşmalarından da önce, Çinliler kendi içlerinde savaşıyorlar ve bunları engellemek için çeşitli yollar arıyorlardı. İşte bu kulelerin birleştirilmesi Çinli kralların hoşuna gitmiş olacak ki, bütün kuleleri setler kurarak birbirine bağlamışlar ve çok uzun setler elde etmişlerdir. Onlar için bir “savaş / savunma yöntemi” hâline gelen bu setler, atalarımız olan Hunların saldırılarıyla daha geniş alanlara yayılmış ve böylece 10 bin km’yi geçmiştir.
 
 
çizgi filmi bakugan çizgi filmi barbie çizgi filmi ben10 çizgi filmi bernard çizgi filmi kayu çizgifilmi sünger bob çizgi filmi çizgi sinema izle kayyu çizgi film izle çizgi film izle cayu izle